Sanatım, kadınların görünmeyen hikâyelerini görünür kılma arzusundan besleniyor. Moda geçmişimle şekillenen estetik anlayışım, son yıllarda heykel ve seramikle daha derin, daha kişisel bir ifade biçimine dönüştü.
Çamurla çalışırken; toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların eğitime ve haklara erişiminin sınırlandırılması, göç ve aidiyet gibi temaları işlerim. Kadın bedeni benim için yalnızca biçim değil; direnç, hafıza ve yeniden doğuşun sembolüdür.
Her figürüm, bastırılmış bir sesi temsil eder. Sanatım; hem kişisel hem kolektif bir anlatı olarak, kadının varoluş mücadelesine tanıklık eder.